Üsküp’te “Roman Sanatı ve Türk Romanı’nın Doğuşu” Konferansı
İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyelerinden yazar ve akademisyen Prof.Dr. Durali Yılmaz, Kültür ve Edebiyat Sohbetleri kapsamında Üsküp’te iki konferans verdi. Üsküp Yunus Emre Türk Kültür Merkezinde ve Aziz Kiril Metody Üniversitesi Filoloji Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde verilen “Roman Sanatı ve Türk Romanı’nın Doğuşu” başlıklı konferansa Türkiye’den görevli misafir öğretim üyelerinin yanı sıra ilgili bölümü temsilen akademisyenler Prof. Dr. Oktay Ahmed, Dr. Fatima Hocic, Okutman Sena Arif ve Kalkandelen Harabati Baba Dergahı’nın dervişi Abdulmuttalip Bekiri de katıldı. Yılmaz, edebiyat sözcüğünün kökeninin ‘Edep’ olduğunu ve bu nedenle edebiyatın bizde, batının ‘Literatür’ kavramından çok daha başka bir anlam ifade ettiğini belirtti.
Yılmaz; “Roman, bu edebiyat tanımından da yola çıkıldığında bir nevi ahlak kitabıdır” dedi ve tıpkı mutasavvıflıkta ve sanatkârlıkta olduğu gibi yazarlığın iki ruhu bulunduğunu söyledi. Büyük sanatkârların ruhlarında iki dünya taşıdığını, özel yaşamlarının başka ürettikleri eserlerin başka olduğunu Baudelaire ve Necip Fazıl’ı örnek vererek açıkladı.
Roman yazmanın başka, romanı anlatmanın başka bir iş olduğunu söyleyen Yılmaz; “Benim pirim Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. O romanı hem anlatan hem de yazandı” dedi. Ayrıca Tanpınar’ın romanın en önemli öğelerinden biri olan kahraman-mekân ilişkisini Türk Edebiyatı’nda başaran ilk kişi olduğunu ekledi.
Yılmaz, hikâyenin bir “an’ın ifadesi” olduğunu, buna karşın romanın ise bir an içinde birçok anların ifadesi olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Batıda çağdaş romanın temelini kiliselerde halk dilini kullanarak oynanan çeşitli tiyatro oyunları oluşturur. Bu halk hikâyeleri, çağdaş batı romanının ilk örneği olan Don Kişot’a bizi taşır. Oysa Türk Edebiyatı’nda roman tanımına uygun ilk eserler, batının sıradan tefrika eserlerinden yola çıkılarak kaleme alınmıştır. Üstelik, Battalnameler, Kerem ile Aslı, Hamzanameler gibi çok iyi halk hikayeleri örneklerine sahip olmamıza rağmen.”
Edebiyatçıların hangi dili kullanıyorsa o dili temsil ettiğini, esas meselenin dil olduğunu söyleyen Durali YILMAZ; “Bu nedenle Şemsettiin Sami bir Türk Edebiyatçısıdır. Yine onun gibi aynı özellikte olan Namık Kemal, bize vatan kavramını getirmiştir.” Dedi
Konferansta Batı Edebiyatı’nda ve Türk Edebiyatı’nda romanın ortaya çıkışını çeşitli yazarlardan örnekler vererek anlattı. Tanpınar, Halit Ziya, Yaşar Kemal, Ahmet Mithat, Namık Kemal, Orhan Pamuk gibi yazarlardan örnekler vererek Türk Romanı’nın tarihî gelişimi ile ilgili ilginç örnekler sundu.