Prof. Dr. Durali Yılmaz Türkoloji Öğrencileriyle Buluştu
Türkoloji Koordinatölüğünün, Yunus Emre Edebiyat ve Kültür Sohbetleri programı kapsamında İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Durali Yılmaz, Priştine Üniversitesi Filoloji Fakültesi Türkoloji Bölümünde “Roman Sanatı ve Türk Romanının Doğuşu” konulu bir konferans verdi. Konferansa Türkoloji Bölümü öğretim üyeleri ve öğrencileri katıldı.
Prof. Dr. Durali Yılmaz, konuşmasında “Roman yazarlığı öğretilebilir. Herkes roman yazabilir ve yazdığı romanları satabilir. Ama dünyayı değiştirecek roman yazabilmek için yaratıcı bir zekâ gerekir. Eğer bir insan yazmadan yaşayamıyorsa, bu yazarlık Allah vergisidir ve öğretilemez.” sözlerine yer verdi. Yılmaz, “Nasıl roman yazılır?” sorusunu şöyle cevaplandırdı: “Kimsenin göremediği bir şeyi hissedip yazdığınız zaman yazar olursunuz. Ayrıca günlük yazmak yazar olmanın başlangıcıdır. Çünkü günlük, insanın kendisiyle hesaplaşmasıdır, kendi iç sesini yazıya dökmesidir.”
Yılmaz: “Her kültür, Her İnanç Sistemi Kendi Edebiyatını Oluşturur”
Bizde romanın, Ahmet Midhat Efendi’nin 1870’lerde yazdığı Su- i Zan adlı eseriyle başladığını belirten Yımaz sözlerine şöyle devam etti: “Batılı anlamda roman ve tiyatro bir şemsiye gibidir. Romanlarda ana kahraman sayısı fazladır ve bütün kahramanlar aynı güçtedir. Bizim romanlarımızdaysa ana kahraman bir tanedir ve diğerleri figurandır. Bu, bizde bir roman geleneği olmamasıyla ilgilidir. Bir romanın edebî roman olması için dinin dışında olması gerektiği söylenegelmiştir. İslâmî hassasiyetin, romanın gelişmesinde bir engel teşkil ettiği zannı söz konusudur. Bu düşünceye katılmam mümkün değildir. Her kültür, her inanç sistemi kendi edebiyatını oluşturur. Türk aydını, sanatkârı, İslâm’ı benimsemese bile, toplumun inançlarını en azından bilmek, tanımak ve eserlerinde işlemek zorundadır. Aydın, toplumun hayatından, zevklerinden ve inançlarından bî-haber olamaz. Batı’da, aydın ateist bile olsa Hristiyanlığı ve onun literatürünü çok iyi bilir ve bu dinin imajlarını, unsurlarını eserinde söz konusu eder.”
Öğrencilerin “Batılı romanlara baktığımız zaman din olgusuna sıklıkla rastlıyoruz. Batılı roman anlayışı benimsendiğine göre neden bizim romanımızda din olgusu yok?” sorusunu Yılmaz, şu sözleriyle yanıtladı: “Din kültürel bir olgudur, romanlarda dinden uzaklaşmak demek kültürden uzaklaşmak demektir. Türk aydını maalesef edebî olmayı kültürden uzaklaşmak olarak algılamıştır. Yani Türk aydını batılılaşmayı yanlış anlamıştır.”
Prof. Dr. Durali Yılmaz konuşmasında sözlük kullanmanın önemine de değindi. Sözcük dağarcığının zenginleşmesi için her gün sözlük okunmalıdır. Dünya bilinen sözcük sayısınca algılanabilir.
Türkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İrfan Morina, bölüm ve Fakülte adında Prof. Yılmaz’a, konuşması dolayısıyla teşekkür etti ve Priştine Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdürü Sadullah Yılmaz, Yılmaz’ı Kosova’da ğaırlamaktan dolayı onur ve mutluluk duyduklarını belirtti. Program, samimî bir havada sona erdi.